Online’da Sıvışan Sıvışana

Ghosting yani biriyle olan iletişimi aniden ve açıklama yapmadan keserek sırra kadem basma davranışı istenmeyen bir ilişkiden en kolay kaçış yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Forbes Health/OnePoll, son beş yıl içinde aktif olarak flört eden beş bin ABD’li katılımcıya anket yaparak, flört sırasında ghosting’e maruz kalıp kalmadıklarını, bu deneyimin onları nasıl biri haline getirdiği gibi sorular sordu. Sonuçlar, ankete katılanların yüzde 76’sının flört bağlamında ya birilerine ghosting yaptığını ya da kendilerinin aniden ortada bırakıldığını gösteriyor. Bu durum sadece insanlara özgü değil. 2023 yılında yayınlanmış bir araştırma dişi kurbağaların çiftleşme için peşlerinde dolaşan erkek taliplerinden kaçmak için “ölü taklidi” yaptıklarını ortaya koymuş. Yani dişi kurbağalar resmen ghosting yapıyor.

“Ghosting” davranışı, modern teknoloji ve iletişim araçlarının gelişmesiyle daha yaygın hale gelmiş olsa da bu tür davranışlar insan ilişkilerinde çok daha eski zamanlardan beri var olmuş. Cep telefonları, sosyal medya ve çevrimiçi dating platformları gibi araçlar, insanların birbirleriyle olan ilişkilerini kolayca ve hızlı bir şekilde kesmelerini mümkün kılmış olabilir. Ancak, ilişkilerde iletişimi kesme veya birini yüz yüze veya mektupla görmezden gelme gibi davranışlar tarihte de mevcuttu. 19. yüzyılın sonlarında yaşanan Agatha Christie’nin kayboluşu kısmen gizemli bir “ghosting” örneği olarak kabul edilebilir.

Pera Palas bağlantısı nedeni ile bizde de pek meşhur olan olayda ünlü İngiliz yazar Agatha Christie, 1926 yılının Aralık ayında, kişisel yaşamında yaşadığı zorlukların ardından ortadan kayboldu. Eşi Archibald Christie’nin kendisine boşanma teklif ettiği bir dönemde, Agatha Christie bir gece arabasını terk edilmiş halde bırakarak kayıplara karıştı. Bu olay İngiltere çapında büyük bir haber haline geldi ve polis, onu bulmak için geniş çaplı bir arama başlattı. Halk arasında her türlü teori ortaya atıldı, hatta Sherlok Holmes’ün yaratıcısı Arthur Conan Doyle gibi ünlü isimler bile olaya dahil oldu. On bir gün sonra, Christie İstanbul’da bizim Pera Palas’ta, başka bir isim altında kaydolmuş halde bulundu. Hafıza kaybı yaşadığını iddia etti, ancak bu olay her zaman biraz gizemini korudu. Bazıları bunun, kocasının dikkatini çekmek için yapılmış bir hareket olduğunu düşündü, bazıları ise Christie’nin yaşadığı stresin bir sonucu olarak gerçekten bellek kaybı yaşadığına inanıyor. Bu, Agatha Christie’nin “ghosting” yaparak ortadan kaybolduğu ve sonra yeniden ortaya çıktığı bir örnek olarak tarihe geçmiştir.

Modern zamanlarda ise “ghosting”, özellikle internet ve dijital iletişim araçlarının anonimlik ve kolay erişilebilirlik gibi özellikleri sayesinde daha görünür ve yapılır bir hal aldı. Özellikle ilişkinizde doğrudan reddetme veya olumsuz bir tepki verme konusunda rahatsız mı hissediyorsunuz, dişi kurbağalar gibi hesap vermeden sessizce çekilmek daha az stresli bir çözüm olarak görülebiliyor.

Online dating dünyasında, kişisel güvenlik önemli bir endişe kaynağı. Özellikle kadınlar, ilgilenmediği birine karşı açıkça sınırlarını belirttiğinde olası bir olumsuz veya tehlikeli tepkiden korkabiliyor ve bu nedenle sessizce iletişimi kesmeyi tercih edebiliyor. Hele de eğer bir ilişki başlangıcında derinlemesine duygusal bağlar kurulmamışsa, kişiler karşı tarafı yaralamaktan veya uzun açıklamalar yapmaktan çekinmeden ilişkiyi sonlandırabiliyor. Sosyal medya ve uygulamalar aracılığıyla kurulan ilişkiler bazen çok yüzeysel kalabiliyor. Bu tür bağlantılarda, diğer tarafa karşı fazla sorumlu hissetmeyip kolay yola başvurulabiliyor.

Peki, ghosting yapan biriyle karşılaştığınızda ne yapmalısınız? İlk önerim, onlara “hayalet avcısı” kıyafetinizi giyip “Beni neden ghostladın” diye sormak olabilir. Şaka bir yana, siz dişi bir kurbağa değilseniz, bir ilişkinin sona ermesi, ne olursa olsun, yaşam koşullarınızda bir dizi olumsuz duyguyu tetikleyebilecek bir değişikliği temsil eder. Bu olumsuzlukların üzerine bir de açıklama olmadan ortada kalmak son derece yaralayıcı. Bu nedenle cesareti toplamak ve doğru dürüst ayrılmak her kolaylığa rağmen bana en dürüstü geliyor. Yani Nasreddin Hoca’nın fıkrasında olduğu gibi bir kazanın doğurduğuna inanan niye o kazanın öldüğüne inanmasın ama değil mi?