Andropozda Evlilikler Biter mi?

“The Power of Glamour” kitabının yazarı Virginia Postrel’in “Gereğinden fazla bilgi, büyüyü bozar” cümlesini çok seviyorum. Düşünün ilişkinizde balayı zamanları çoktan geçmiş. Artık birbiriniz hakkında keşfedecek yeni bir şey kalmadığını hissediyorsunuz.

Son zamanları gözden geçirdiğinizde aklınıza iyi anlardan ziyade kavgalar, bağışlar geliyor. Belki de artık kendinizi sevgilinizle değil de ev arkadaşınızla yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Hatta kafanızda bu ilişki çoktan bitti ve yeni bir ilişkiye hazırsınız.

Andropozun olumsuz etkisi

Bugünlerde ayrılık ve boşanma acaba çok kolay karara vardığımız konular mı? Bunda biraz sosyal medyanın sunduğu sınırsız seçimlerin de rolü var mı? Yoksa yaşam döngüsünde özellikle “andropoz” gibi dönemler ilişkilerde radikal kararların çok da üzerinde düşünülmeden alındığı kırılmalar mı?

Araştırmalar ilişkiyi bitirme kararına vardıran sebeplerde özellikle sadakatsizliğin ve fiziksel yakınlık eksikliğinin öne çıktığını söylüyor. Ancak burada da yumurta tavuk meselesine geliyoruz. Yani fiziksel yakınlık azaldıkça (çeşitli organik sebeplerin yanı sıra ilişki çatışmaları ile) sadakatsizlik mi başlıyor, yoksa yaşanan bir sadakatsizlik ilişkiyi hem duygusal hem fiziksel uzaklaşmaya mı götürüyor?

Andropoz Netflix’de

Üstelik şu aralar Netflix’de yayınlanan “Andropoz” dizisi ile birlikte erkeklerin özellikle bu dönemde evden uzaklaşmaya, yeni ilişkilere açık olduğu tartışılıyor. Aslında bu dizinin çok öncesinde de andropozun fiziksel ve psikolojik etkileri ile erkeklerin örneğin saçlarını boyamaları, spor arabalar (mümkünse kırmızı) veya motorsiklet satın almaları, yıllarca egzersiz yapmadıktan sonra spora başlamaları ve tabi ki yeni ilişki arayışına girebilmeleri çeşitli araştırmaların konusu olarak ilgi çekiyor.

Evlilikleri Başarıya Ulaştıran 7 Prensip

Ben bugün Dr. John ve Julie Gottmann tarafından yazılmış olan “The Seven Principles for Making Marriage Work- Evlilikleri Başarıya Ulaştıran 7 Prensip” kitabından bahsetmek istiyorum. Kitapta benim de katıldığım bir ana fikir yer alıyor; gerçekten ihtiyacı olan bakımı göstermediğiniz için biten ilişkilere yazık oluyor. Aşkı bulmak ve ileriki yıllarda devam ettirebilmek iki farklı beceri alanı. Aşkı bulmak heyecanın dorukta olduğu bir kovalacama iken, aşkı devam ettirebilmek aslında bir gayret, zaman ve planlama becerisi.

Günümüzde ne yazık ki çiftlerin iş sonrası yaptığı birer koltuğa gömülüp bir yandan sosyal medyada gezinirken diğer taraftan uykuya dalana kadar dizi seyretmek. Biz, uzun ilişkilerde, özellikle de ilerleyen yıllarda andropoz gibi dönemler bir tükenmişlik sendromu yarattıysa, “altın geceler” konseptinden bahsediyoruz.

Telefonları bir kenara bırakın

Genellikle bu örneği danışanlarımız kelime anlamı ile kabul ediyor. Pahalı yemeklerin yendiği, özel otellerde kalınan hafta sonu tatillerini anlıyor. Oysa burada bahsedilen bir metafor. Her şeyden önce şunu söylemeliyim, ara sıra evde patlamış mısır patlatıp, telefonları diğer odaya koyup battaniye altında film seyretmenin hiç bir zararı olmaz! Ancak daha önemlisi çiftin kendini entellektüel olarak besleyebilmesi, geliştirebilmesi ve bunu paylaşabilmesi.

Sadece zaman dolduran aktivitelerle vaktini ve ilişkisini dolduran çiftlere önce kendilerini sonra da çift olarak hayatlarını gözden geçirmelerini öneriyorum. Her yeni gün yeni bir motivasyon, yeni bir öğrenme , yeni bir başlangıç olabiliyor. Böylece karşımızdakine hakkımızda keşfedebileceği yepyeni fikirlerimizi, bilgilerimizi açma imkanımız oluyor. Yani büyü devam ediyor.

Bence önemli olan sonsuz seçimlerin insanın başını döndüren hız trenine binmeden önce,var olan sorunları çözümleyerek ilişkiyi sürdürmeye çalışmanın da bir opsiyon olduğunu hatırlamak. University of Michigan araştırmacılarına göre mutsuz evliliklerde çiftler daha sık hastalanıyor ve yaşam süreleri dört ile sekiz yıl arası kısalıyor. Bunun sebebini sürekli yaşanan çatışmanın yarattığı stresin, sadece ilişkiyi ve cinsel performansı değil genel sağlığı da son derece olumsuz etkiliyor olması olarak açıklıyorlar.

Andropoz veya başka bir aile yaşam döngüsünün çifti yıpratan fizyolojik ve psikolojik etkilerini kabul ediyorum. İlişkinin gidişatını belirleyen ise, bu değişikliklerin etkilerinin farkında olmak ve hemen havlu atmamak değil mi?